Anasayfa
ARTIK YALNIZCA TAŞINMAZ SATAN ÖZELLEŞTİRME İDARESİ KAPATILMALIDIR!
Prof. Dr. Erol KÖKTÜRK
(Harita Y. Mühendisi)
Ben, özelleştirmelere “kategorik” olarak karşı olan birisiyim…
Ben, kamucuyum…
Bugünlere kadar “kamu yararı”nı, daha da önemlisi “toplum yararı”nı savundum, savunuyorum.
Kamusal varlıkların (ne olurlarsa olsunlar, kıyı, orman, ağaç, tesis, arsa, hazinenin yedek akçeleri) korunması gerektiğini, çok çok zorunlu olmadıkça bu varlıkların kamusal alanın dışına çıkarılmaması gerektiğini düşünenlerdenim.
Ama bu yazıyı sabırla okuyanlar göreceklerdir ki, özelleştirmeye karşı olmayanlar da, en azından ülkemizdeki uygulamalar karşısında bu kararlarını gözden geçireceklerdir.
Ülkemizde son 40 yıldır, kamusal varlıkların talanı, peşkeş çekilmesi, tasfiyesi, elden çıkarılması, devredilmesi, … (adına ne derseniz deyin) için çok farklı araçlar kullanıldı;
• Özelleştirme
• Acele kamulaştırma
• Tahsisler
• Riskli alan ilanları
• İmar planı değişiklikleri
• İmar afları
• Maden arama ruhsatları
• Hazine garantili ihaleler
• 2B uygulamaları
• İdari yoldan tesciller
• …
Kanımca bunların içinde en vahşilerinden biri özelleştirmelerdi…
Bu yazıda bu konuya yalnızca bir çerçeve çizeceğim.
Bu yazıyı herkes okuyabilsin diye, akademik bir dil de kullanmayacağım.
Aslında bu konuda çok daha kapsamlı bir dosya hazırlanması gerektiğini de düşünmekteyim. Umarım ve dilerim ona da zaman yaratırım.
Bu yazıda 1987 yılından 31.12.2024 tarihine kadar özelleştirme konusunda verilen kararları, bütün çıplaklığıyla ortaya koymaya çalışacağım.
Verileri toplamak, değerlendirmek çok zamanımı aldı.
1987 yılından başlayarak resmî gazeteleri dikkatli biçimde taradım.
Resmî gazeteleri “Özelleştirme” sözcüğüyle taradığımda, incelediğim dönem için 2.647 kayıt çıktı karşıma… Bunların içinden yalnızca kurum ve varlık özelleştirmeleriyle ilgili kararları ayıkladım.
Resmî gazetelerdeki 2.647 kaydın 195 adedi, idari, karar düzeltme, yasa ve/veya yönetmelik değişikliği gibi kararlardı.
Bunlar çıkarılınca geriye kalan 2.452 kaydın içinde 2.830 özelleştirme kararı yer almaktadır.
Yani incelediğim dönemde yetkili organlar (Özelleştirme Yüksek Kurulu, Cumhurbaşkanı, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Bakanlar Kurulu, Rekabet Kurulu) tarafından toplamda 2.830 karar verildiği ortaya çıkmış oldu.
Ama özelleştirilen tesis ve varlık sayısının karar sayısından daha büyük olduğunu bir ön bilgi olarak belirtmeliyim.
Değerli Okurlar,
Özelleştirmeyi Türkiye 12 Eylül darbesinden sonra çok sık duyar oldu… 12 Eylül’ün ekonomik altyapısı 24 Ocak 1980 tarihinde Turgut ÖZAL tarafından kamuoyuna açıklanmıştı.
Dünyada esen neo-liberal rüzgârı ülkemizde de estirmeyi hedefliyordu. Daha doğrusu ülke ekonomisi emperyalist sistemin ekonomisine entegre edilmeye çalışılıyordu. Buna da kimsenin itiraz etmemesi gerekiyordu. Toplumsal muhalefet bastırılmalıydı. Bunun için demokrasi askıya alınmalıydı. Ve 12 Eylül 1980’de alındı.
12 Eylülcülerin ilk hedef aldıkları, “kamu iktisadi teşebbüsleri (KİT)” oldu; Devlet üretimin bütün alanlarından çekilmeliydi… KİT’ler zaten devlete kamburdu… vs. vs.
Cumhuriyetin halkçılık ilkesiyle örtüşen devletçiliği yok edilecekti… Halkın ucuz süt, et, kumaş, bez, ayakkabı alabilmesi için kurulan bütün kuruluşlar gözden çıkarılmıştı: Sümerbank, Et-Balık, SEK, Nazilli Dokuma, Demir-Çelik’ler…
Böyle başladı “özelleştirme” süreci… Sayılar hep artarak bugünlere gelindi… Satacak bir şey de kalmadı artık… O nedenle dağlara, taşlara, ormanlara, kıyılara yöneldiler…
Bu sürecin altyapısını da 12 Eylül Anayasası kurdu.
Bu anayasada bana garip gelen bir düzenleme var… Buna da kimse dokunmuyor… Anayasanın 47. Maddesi…
E. Devletleştirme ve Özelleştirme
Madde 47– Kamu hizmeti niteliği taşıyan özel teşebbüsler, kamu yararının zorunlu kıldığı hallerde devletleştirilebilir.
Devletleştirme gerçek karşılığı üzerinden yapılır. Gerçek karşılığın hesaplanma tarzı ve usulleri kanunla düzenlenir.
(Ek fıkra: 13.08.1999-4446/m. 1) Devletin, kamu iktisadi teşebbüslerinin ve diğer kamu tüzelkişilerinin mülkiyetinde bulunan işletme ve varlıkların özelleştirilmesine ilişkin esas ve usuller kanunla gösterilir.
(Ek fıkra: 13.08.1999-4446/m. 1) Devlet, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişileri tarafından yürütülen yatırım ve hizmetlerden hangilerinin özel hukuk sözleşmeleri ile gerçek veya tüzelkişilere yaptırılabileceği veya devredilebileceği kanunla belirlenir.
Sizce de garip değil mi?
Birbirinin zıddı, birbirini yok eden 2 araç, aynı maddede düzenleniyor.
Anayasal bir projelendirme hatası değil mi bu?
Neyse, mevzuata fazla girmeyeceğim.
Yazıyı 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Yasa’nın düzenlemelerine değil de, uygulamalarına odaklayacağım…
Uygulamalara bakıldığında, özelleştirme konusunda 2002 öncesinde Tansu ÇİLLER’in ve Mesut YILMAZ’ın, 2003 yılıyla birlikte de AKP iktidarının çok istekli ve iştahlı oldukları görülmektedir.
2.452 resmî gazete kaydının içinde, Özelleştirme Yüksek Kurulu ve Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından tesis ve varlık değerleme ile ilgili kararlarının yalnızca 371’inin 19 Kasım 2002 tarihinden, yani AKP iktidarının hükümeti devraldığı tarihten önce verildiği görülmektedir. Yani AKP iktidarı döneminde verilen özelleştirme kararı sayısı, 2.081’dır.
Ama bir kez daha vurguluyorum ki, bu karar sayısı, özelleştirilen tesis sayısıyla özdeş değildir. Çünkü bazı kararlarda birden fazla tesisin, işletmenin, varlığın, taşınmazın satışı veya devri için karar alınabilmiştir. Bu nedenle özelleştirilen, satılan tesis, işletme, taşınmaz sayısını tam olarak verebilmek için, her bir kararın ayrıntılarına girmek gerekmektedir.
Bu, çok zaman alacak bir iştir. Dilerim bir gün o zamanı bulurum, kararları tek tek okuyup incelerim, bunun sonucu kapsamlı bir excel tablosu oluşturup özelleştirmelerin “tam” fotoğrafını bir gün çekebilirim.
Ama bazı sayıları vermekte yine de yarar vardır:
• AKP öncesi dönemde verilen özelleştirme kararı sayısı, 371’dir. Bu kararların 47 adedi Tansu ÇİLLER, 59 adedi Mesut YILMAZ, 14 adedi Necmettin ERBAKAN, 39 adedi Bülent ECEVİT başbakan iken verilmiştir.
• 19 Kasım 2002 tarihinden sonra iktidara gelen AKP iktidarı döneminde verilen kararların 1.076 adedi Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, 924 adedi Özelleştirme Yüksek Kurulu, 605 adedi Cumhurbaşkanı tarafından verilmiştir.
• AKP iktidarı döneminde özelleştirme konusunda Bakanlar Kurulu tarafından 2, Rekabet Kurulu tarafından 5 karar verilmiştir.
• Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun sorumluluğunda olan parsel ölçeğinde imar planı değişikliği yapma yetkisi, yalnızca AKP iktidarı döneminde kullanılmıştır. Bu dönemde parsel ölçeğinde 566 imar planı değişikliği yapılmış; bunun 320 adedi Özelleştirme Yüksek Kurulu tarafından, 246 adedi Cumhurbaşkanı tarafından onaylanmıştır. (Bilindiği üzere bu plan değişikliklerine 5 yıl süresince itiraz edilememektedir.)
• Yani özelleştirme konusu olan tesis, varlık, işletme vd. rehabilite edilerek daha iyi işletilmek için değil, arsası için satın alınmakta, plan değişikliğiyle yeni bir kullanım fonksiyonuna kavuşturulmakta, yani üzerinde rant yaratılmaktadır.
• AKP iktidarından önce 3, AKP iktidarı döneminde 38 adet taşınmaz satış listesi karar eklerinde yer almıştır. 3 liste Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, 23 liste Özelleştirme Yüksek Kurulu, 14 liste Cumhurbaşkanı tarafından onaylanmıştır. AKP iktidarı öncesi satışına karar verilen taşınmaz sayısı, 128; AKP iktidarı döneminde 1.606 taşınmaz satılmıştır. Bunun 537 adedine Cumhurbaşkanı karar vermiştir.
• Ancak özellikle ve vurgulayarak belirtmek gerekir ki, bu satış sayıları “liste” olarak karar ekinde yer alanların sayısıdır. Tek tek kararlar incelendiğinde satılan taşınmaz sayısının bunun çok üzerinde olduğu görülecektir. Öte yandan taşınmazları da yalnızca arsa, tarla olarak düşünmemek gerekir. Devlet memurlarını kira yükünden kurtaran lojmanlar, kamu görevlilerine dinlenme olanağı sunan tesisler gibi kamucu taşınmazlar da satışların arasındadır.
Uzatmayacağım ve derinlemesine bir yorumlama yapmayacağım.
Ancak sunduğum sınırlı sayılar bile göstermektedir ki, ülkemizde son 37 yılda, özelleştirmeler yoluyla talanın en büyüklerinden biri yapılmıştır.
Sayısız kamu tesisi ve kamusal varlık, kamu alanının dışına çıkarılarak, özel gerçek ve tüzel kişilere aktarıldı.
Bu devirler, hiçbir zaman gerçek değerleri üzerinden yapılmadı.
Değerlerin saptanması süreçlerindeki öznellikler, değerleri rayiç değerlerin çok altında belirleyen raporlar, peşkeşin boyutlarını asla küçültemez.
Günü gelince, yalnızca Türk Telekom özelleştirmesinin çok boyutlu olarak incelenmesi, talanın ürkütücü düzeyini ortaya koymaya yetecektir.
Kurumlar ve varlıklar özelleştirilirken, tek tek bilgileri, haberleri yorumları okuduğumuzda belki ülkemizin kayıpları konusunda yeterince kaygı duyulmamış olabilir.
Ama verilerin bütününe bakıldığında, yitirdiğimiz varlıkların anlamını ve önemini daha iyi kavrayabiliriz.
Umarım ve dilerim, bir gün halktan yana bir iktidar, pırasa fiyatına özelleştirilen bu varlıkları, hava parası bile ödemeden devletleştirir…
Bu da 85 milyondan “Talancılar”ı çıkardıktan sonra kalanlar, yani (85.000.000-Talancılar) adına, geriye kalanlar, ülkesini gerçekten sevenler için yapılır…
Kuruluş amacında çizilen görev sınırlarını aşan, görevini kamu kaynaklarının talan edilmesinde odaklayan, yetkilerini kamu yararına aykırı kullanan, artık ağırlıklı işi taşınmaz satmaya dönüşmüş olan Özelleştirme İdaresi Başkanlığı kapatılmalıdır!
Ve de 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Yasa hemen fesih edilmelidir!
(Yayınlanma Tarihi: 19.01.2025)