Seçimlik
Üyelik Girişi

Orman Sorunsalı ve Cumhurbaşkanına Verilen Yetkiyle Başlayan Yeni Süreç

 

 

ORMAN SORUNSALI VE CUMHURBAŞKANINA VERİLEN YETKİYLE BAŞLAYAN YENİ SÜREÇ

Prof. Dr. Erol KÖKTÜRK

(Harita Y. Mühendisi)

“Acele Kamulaştırma” konusunu yazınca, kardeşim Erdal dedi ki, “Ormanları neden yazmıyorsun? O da acele kamulaştırma konusu kadar önemli…” Haklı…

Üstelik kendisiyle birlikte yazdığımız birkaç makalede ve kitaplarımızda “orman” konusunu bütün boyutlarıyla ele almıştık.

Ama şimdi yeni bir durumla karşı karşıyayız…

Hemen belirteyim, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Cumhurbaşkanına öyle çok yetki veriyor ki! Yazının akışını bozmamak için bu yetkilere yazının sonunda “Ek” olarak yer vereceğim.

Bu yazıda ağırlıklı olarak Erdal’la birlikte yazdığımız “Taşınmaz Değerlemesi” kitabından yararlanacağım. Yazının sonunda, Cumhurbaşkanına Orman Yasası’nın Ek 16. maddesiyle verilen yetkinin sonuçlarına değineceğim.

Ormanlardan Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerler

1937 tarihli ve 3116 sayılı ilk Orman Yasası’nda yalnızca devlet ormanları belirlenmiştir. 1945 yılında (4785 sayılı Yasa), istisnai durumlar dışında, bütün ormanlar devletleştirilmiştir. Devletleştirilen ormanların bir kısmı, 1950 yılında (5658 sayılı Yasa) eski sahiplerine geri verilmiştir. 1950 yılına kadar çıkarılan yasalarda, sınırlandırılan ormanların, orman dışına çıkarılacağına ilişkin herhangi bir kural yoktur. Sınırlandırılan ormanlardan orman dışına çıkarma işlemi, ilk kez 1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Yasası’nda (m. 2) öngörülmüştür.

1961 Anayasası’nın ormanları koruyucu katı kurallarının bir etkisi ile orman işgalleri azalmıştır. Ancak kalkınma planlarıyla başta Marmara Bölgesi olmak üzere sanayi bölgesi ilan bölgelere Anadolu kırsalından gerçekleşen göçlerle, sorun, çözülecek yerde daha da büyümüş ve karmaşık bir kapsama bürünmüştür. 1970 yılında, Anayasanın ormana ilişkin 131. maddesinde değişiklik yapılmış ve “15.10.1961” tarihinden önce “bilim ve fen bakımından” orman niteliğini yitiren yerlerin orman sınırları dışına çıkarılması kabul edilmiştir. Anayasa’da yapılan bu değişikliğin ardından, ormanlardan yoğun bir şekilde orman sınırları dışına çıkarma süreci başlamış ve bu yerler ormanı işgal edenlere devredilmiştir.

Türkiye’de 1982 yılında kabul edilen Anayasa ile yeni bir dönem başlamış ve orman sınırları dışına çıkarma tarihi “31.12.1981” gününe çekilmiş (m. 169) ve peş peşe çıkarılan yasalarla daha fazla orman alanı orman sınırları dışına çıkarılmaya başlanmıştır.

09.11.1982 tarihli Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na göre (m. 169), ormanların mülkiyeti devlete aittir. Kazandırıcı zamanaşımıyla mülk edinilemez. Genel ve özel af dışındadırlar. Ormanlar üzerinde yerleşme özgürlüğü geçerli değildir. Özel mülkiyet konusu olamazlar. Daraltılmaları amacıyla işlenen suçlar bağışlanamaz. Tabii servetler ve kaynaklar kapsamındadırlar. 1982 Anayasası’nın 169. maddesinin ilk üç fıkrasında, ormanları koruyucu kurallara yer verilirken, 4. ve son fıkrasında tam tersi bir kural yer almış ve yasa dışı yollarla işgal edilen orman alanlarının orman rejimi dışına çıkarılmasına sonsuza değin anayasal dayanak yaratılmıştır.

Anayasanın 169. maddesinin son fıkrası ile düzenlenen ve 6831 sayılı Orman Yasası’nın 2. maddesinin (B) bendi gereği gerçekleştirilen orman sınırları dışına çıkarılan yerlere anayasal ve yasal dayanaklar oluşturulurken, bu yerlerin “tahsisi” ve “devri”, yine 1982 Anayasası’nın 170. maddesiyle düzenlemeye tabi tutulmuştur:

B. Orman Köylüsünün Korunması

Madde 170- Ormanlar içinde veya bitişiğindeki köyler halkının kalkındırılması, ormanların ve bütünlüğünün korunması bakımlarından, ormanın gözetilmesi ve işletilmesinde devletle bu halkın işbirliğini sağlayıcı tedbirlerle, 31.12.1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tamamen kaybetmiş yerlerin değerlendirilmesi; bilim ve fen bakımından orman olarak muhafazasında yarar görülmeyen yerlerin tespiti ve orman sınırları dışına çıkartılması; orman içindeki köyler halkının kısmen veya tamamen bu yerlere yerleştirilmesi için devlet eliyle anılan yerlerin ihya edilerek bu halkın yararlanmasına tahsisi kanunla düzenlenir.

Devlet, bu halkın işletme araç ve gereçleriyle diğer girdilerinin sağlanmasını kolaylaştırıcı tedbirleri alır.

Orman içinden nakledilen köyler halkına ait araziler, devlet ormanı olarak derhal ağaçlandırılır.

Anayasa Mahkemesi’ne göre (01.06.1988 tarihli ve E. 1987/31, K. 1988/13 sayılı karar ), “Anayasa’nın 170. maddesi, orman niteliğini yitirmiş yerlerle orman olarak korunmasında yarar görülmeyen yerler arasında ayırım yapmamış, orman dışına çıkarılmış yerlere orman içi köyler halkının yerleştirilmesi için devlet tarafından ihya edilerek bu halkın yararlanmasına ayrılmasını öngörmüştür. Halka tanınan hak, mülkiyet değil, yararlanmadır. Anayasa, 6831 sayılı Orman Yasası’nın 2. maddesinin birinci fıkrasının (A) ve (B) bentleri arasında fark gözetmemiştir. Bu nedenle (A) bendine göre orman dışına çıkarılan yerlerin orman köylüsüne tahsisi gerekip, (B) bendine göre orman dışına çıkarılan yerlerin köylüye tahsisi gerekmediğini söylemek olanaksızdır. İki bent arasında fark bulunduğu kabul edilse bile değerlendirme yapılmaksızın mülkiyet hakkının tespiti aykırılık oluşturur. Taşınmazın verildiği kişiler ve veriliş biçimi, yönleri de böyledir...” denilerek, orman dışına çıkarılan yerlerin yalnızca “orman köylüsü” açısından değerlendirilebileceği, orman köylülerine de yalnızca “tahsis edilebileceği” kararları verilmiştir.

Türkiye’de, orman dışına çıkarılan yerler konusundaki tüm tartışmalar;

  1. Bir yerleşim alanı ya da yapı topluluğu niteliğine dönüşen 2-B’ler,
  2. Kıyılara, doğal-tarihsel-kültürel varlıkların bulunduğu yerlere rastlayan 2-B’ler,
  3. Ormanlarda, 31.12.1981 tarihinden sonra meydana gelen işgaller,

üzerinde yoğunlaşmıştır. Özellikle, orman işgallerinin büyük bir bölümünün Anayasa’da belirtilen 31.12.1981 tarihinden sonra gerçekleşmesi, tarihin değiştirilmesi konusunda bir baskı yaratmıştır. Biraz sonra değinileceği üzere, bu konuda başarılı da olunmuştur. Bu baskıyı bertaraf etmek bakımından, “orman dışına çıkarmada 31.12.1981 tarihinin ‘Milat’ olması” önerileri yapılmış; ama bunu savunanlar başarılı olamamışlardır.

Anayasa’nın 170. maddesinde orman dışına çıkarılan yerlerin (orman) köyler halkının yararlanmasına tahsisinin “kanunla düzenlenmesi” öngörülmüştür. Anayasa Mahkemesi’ne göre, “... Halka tanınan hak, mülkiyet değil, yararlanmadır...” Anayasa’nın 170. maddesinde, tahsis işleminin, taşınmazın el değiştirmesine yol açmayan “yararlanma” ile sınırlandırılması dikkat çekicidir. Bu anayasa hükmü gereği, Anayasa Mahkemesi, orman dışına çıkarılan yerlerin orman köylüsü olup olmadıklarına bakılmadan 3. kişilere satılmasını Anayasa’nın 170. maddesine aykırı bularak, pek çok iptal kararı vermiştir.

Anayasa Mahkemesi tarafından 1988-2012 yılları arasında orman sınırları dışına çıkarılan yerlerle ilgili düzenlemeler konusunda verilen iptal kararları şunlardır: 01.06.1988 tarihli (E. 1987/31, K. 1988/13), 14.03.1989 (E. 1988/35, K. 1989/13), 13.06.1989 (E. 1989/7, K. 1989/25), 30.03.1993 (E. 1992/48, K. 1993/14), 27.09.1995 (E. 1995/13, K. 1995/51), 23.01.2002 (E. 2001/382, K. 2002/21)

Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararlarındaki gerekçelerini aşamayan Hükümet, Muhalefet Partisi’nin “Anayasa Mahkemesi’nde iptal davası açmayacağına güvence vermesi” üzerine, Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı, “ormanlardan orman dışına çıkarmayı ve kullanıcılarına satmayı” düzenleyen 19.04.2012 tarihli ve 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Yasa’yı TBMM’ne sunmuştur.

Kamuoyunda “2B Yasası” olarak bilinen, 26 Nisan 2012 günlü Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren, 19.04.2012 tarihli ve 6292 sayılı Yasa’nın amacı;

1.    Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin değerlendirilmesi,

2.    Yeni orman alanlarının oluşturulması,

3.    Nakline karar verilen devlet ormanları içinde veya bitişiğinde bulunan köyler halkının yerleştirilmesi ve

4.    Orman köylülerinin kalkındırılmasının desteklenmesi ile

5.    Hazineye ait tarım arazilerinin satışına ilişkin usul ve esasların belirlenmesi

şeklinde açıklanmıştır.

Anayasanın 169. maddesinin 4. fıkrasında tanımlanan orman sınırları dışına çıkarılan yerlerle ilgili hükümler, Orman Yasası’nın 2. maddesinin B bendinde yer aldığı için bu yerlere 2B denilmektedir. 6292 ve 3402 sayılı yasaların birlikte uygulanmasıyla Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü tarafından yapılan kullanım kadastrosu sonucu tapuya “maliye hazinesi” adına tescil edilen 2B alanları, tapu kütüğünün beyanlar hanesinde belirtilen kullanıcılarına Orman Yasası’nın 6. ve 7. maddelerinde açıklanan şekilde Milli Emlak Müdürlükleri tarafından satılmışlardır. Bu bağlamda satılan alanların toplamı, ülke genelinde 4.734 km2’dir. Bu toplam alanın yalnızca 222 km2’si (%4.7) “yerleşik alan”dır.

Yasa’da belirtilen koşulları yerine getirmeyenlerin “hak sahipliği sıfatını yitirecekleri” ve anılan yerlerin “genel yasa hükümlerine göre” değerlendirileceği belirtilmiştir.

Orman sınırları dışına çıkarılan alanlar kullanıcısı olan gerçek veya özel hukuk tüzel kişilerine satıldıktan sonra, bu alanlar teminat olarak gösterilerek bankalardan kredi talebinde bulunmuşlardır. Bu konuda en önemli sorun, her ne kadar 2B alanlarının mülkiyeti özelleştirilmiş olsa da,

•    idarelerce imar planı kapsamına alınmayan ve bu nedenle arazi kullanış türleri belli olmayan 2B’ler,

•    idarelerce imar planları yapılan ancak kamu hizmetlerine tahsis edilen 2B’ler,

•    idarelerce yapılan arsa düzenlemeleri (parselasyon) sonucu, kullanıcılarına/maliklerine parselin bulunduğu yerden tahsis yapılmayıp başka yerlerden imar parseli verilen 2B’ler,

şeklinde ortaya çıkmıştır. Ayrıca 2B alanlarının üzerindeki yapılar, yapı ruhsatı alınarak inşa edilmedikleri için yasal kabul edilmemiştir.

Orman sınırları dışına çıkarılan 2B alanlarının tapuda mülkiyetine sahip olan kullanıcıların yardımına, Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yasa ile 03.05.1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Yasası’na eklenen Geçici 16. Madde yetişmiştir. Kamuoyunda “İmar Barışı” olarak adlandırılan, ruhsatsız ve/veya ruhsat ve eklerine aykırı yapılara “İmar Affı” getiren bu uygulama, başlı başına ele alınmasın gereken bir konudur.

Özetle belirtmek gerekirse, Anayasanın 170. maddesine ve Anayasa Mahkemesi’nin birçok kararına aykırı bir şekilde TBMM’de kabul edilen 6292 sayılı Yasa ile orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin işgalcilerinin mülkiyet sorunu çözülürken, 2B’ler üzerindeki imara aykırı yapılar da İmar Yasası’na eklenen Geçici 16. Madde ile affedilmiştir.

6831 Sayılı Orman Yasası’na Eklenen Ek 16. Madde ile Cumhurbaşkanına Orman Sınırları Dışına Çıkartma Yetkisi Verilmesi!

Yukarıda açıklanan 19.04.2012 tarihli ve 6292 sayılı Yasa’dan bu kez 6 yıl sonra, 19.04.2018 tarihli ve 7139 sayılı Yasa’nın 17. maddesiyle, 6831 sayılı Orman Yasası’na eklenen Ek 16. Maddeyle, Anayasa’nın 169. maddesine aykırı bir şekilde, Cumhurbaşkanına ormanlardan orman sınırları dışına çıkartma ile ilgili yetki verilmiştir. Maddenin 1. fıkrasının birinci cümlesi şöyledir:

“Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nca, bilim ve fen bakımından orman olarak muhafazasında hiçbir yarar görülmeyen ve tarım alanına dönüştürülmesi de mümkün olmayan yerler ile bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte üzerinde yerleşim yeri bulunan ya da yerleşim yeri oluşturulması uygun olan taşlık, kayalık, verimsiz ve fiilen orman vasfı taşımayan alanlardan, Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın teklifi üzerine sınırları Bakanlar Kurulunca belirlenen alanlar, Bakanlar Kurulunca belirlenecek usul ve esaslara göre Orman Genel Müdürlüğü’nce orman sınırları dışına çıkartılarak tapuda Hazine adına tescil edilir…”

Yasa maddesinin yürürlüğe girmesiyle birlikte ormanlar, çok sayıda Cumhurbaşkanı kararıyla orman sınırları dışına çıkarılmıştır ve çıkarılmaya da devam edilmektedir. Bu kararlar aşağıda değerlendirilecektir.

Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü de, Cumhurbaşkanı kararıyla orman dışına çıkarılan yerlerin tapuya tescili ile ilgili 03.07.2018 tarihli ve 45172909-010.06.02/E.1767637 sayılı, “7139 Sayılı Kanunun Ek 16 ncı Maddesine Göre Orman Sınırı Dışına Çıkartılan Alanların Tescili” konulu Genelgeyi yayımlamıştır.

Yasa maddesinde, taşlık, kayalık, verimsiz ve fiilen orman vasfı taşımayan alanlarda, 21.06.1987 tarihli ve 3402 sayılı Kadastro Yasası’nın 22. maddesinin “kadastrosu yapılmış olan yerlerin ikinci defa kadastroya tabi tutulamayacağı”na ilişkin hükmünün uygulanmayacağı ve orman sınırları dışına çıkarılacak alanların belirlenmesi amacıyla, Tarım ve Orman Bakanlığı’nca yeteri kadar orman kadastro komisyonunun görevlendirileceği ve bu tespit sırasında ilan süresinin bir hafta, itiraz süresinin bir ay olarak uygulanacağı belirtilmiştir.

3402 sayılı Kadastro Yasası’nın 16/D maddesinde, “C) Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan kayalar, tepeler, dağlar (bunlardan çıkan kaynaklar) gibi, tarıma elverişli olmayan sahipsiz yerler ile deniz, göl, nehir gibi genel sular, tescil ve sınırlandırmaya tabi değildir, istisnalar saklıdır.” Denilmektedir. Buna karşın Türk Medeni Kanunu’nda belirtildiği ifadeyle, “kayalar, tepeler, dağlar” gibi doğal nitelikleri gereği kamunun ortak kullanımına açık bulunan yerlerin bile, ormanlara isabet etmesi durumunda, Cumhurbaşkanı kararıyla orman sınırları dışına çıkarılarak yerleşime ve imara açık alanlara dönüşmesi öngörülmüş bulunmaktadır.

Orman Yasası’nın Ek 16. maddesinin ardından, 06.01.2021 tarihli ve 3413 sayılı Cumhurbaşkanı kararıyla, “6831 Sayılı Orman Kanununun Ek 16 ıncı Maddesi Kapsamında Orman Sınırları Dışına Çıkarma İşlemlerine İlişkin Yönetmelik” yayımlanmıştır. Yönetmeliğin 5. maddesinde;

“(1) Sınırları Cumhurbaşkanınca belirlenecek aşağıdaki yerler, bu Yönetmelik kapsamında orman sınırları dışına çıkarılabilir:

a) Tarım ve Orman Bakanlığı’nca, bilim ve fen bakımından orman olarak muhafazasında hiçbir yarar görülmeyen ve tarım alanına dönüştürülmesi de mümkün olmayan yerler.

b) 7139 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 28.04.2018 tarihi itibari ile üzerinde yerleşim yeri bulunan yerler.

c) Yerleşim yeri oluşturulması uygun olan taşlık, kayalık, verimsiz ve fiilen orman vasfı taşımayan yerler.”

denilerek, Anayasa’nın 169. maddesinin son fıkrası, 6831 sayılı Orman Yasası’nın 2. maddesinin A ve B bentleri ile bu bentlere dayalı çıkarılan yönetmeliklerdeki koşullardan ve ölçütlerden farklı kurallar getirilerek, aynı yasada yetkili ve sorumlu kılınan birimlerin yetkileri, yasaya aykırı şekilde ortadan kaldırılarak, ikili bir uygulama yaratılmıştır.

Anayasa’nın 169. maddesinin son fıkrasındaki, “31.12.1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş” deyimi ile öngörülen tarih ormanların korunmasına yönelik olup gerek kişilerin ve gerekse idarenin ormanlara istediği zaman nitelik kaybettirmesinin önüne geçmek için bir anayasal belirtme yapıldığında kuşku yoktur. Oysa 6831 sayılı Yasa’nın Ek 16. maddesi ile bu maddeye dayalı çıkarılan yönetmelikte bir tarih belirtilmediği gibi, yasa maddesinin birinci cümlesindeki, “bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte üzerinde yerleşim yeri bulunan ya da yerleşim yeri oluşturulması uygun olan taşlık, kayalık, verimsiz ve fiilen orman vasfı taşımayan alanlardan,” deyimiyle, Anayasa’da belirtilmiş olan tarih yasa maddesiyle geçersiz duruma getirilerek, 19.04.2018 tarihli ve 7139 sayılı Yasa’nın 17. maddesiyle 6831 sayılı Orman Yasası’na eklenen Ek 16. Maddenin yürürlüğe girdiği tarih uygulamalara dayanak yapılmıştır. Anayasa Mahkemesi (18-19.06.1968 tarihli ve E. 1966/19, K. 1968/25 sayılı karar ), aynı konuda iki ayrı yasanın ve/veya aynı yasada iki ayrı hükmün uygulanacağının belirtilmesini, “… aynı muamelelerin vasfını tayin için iki ayrı hükmün aynı zamanda bu memlekette yürürlükte olması, hukuki bir garabet teşkil eder…” kararıyla, bu durumun hukuka uyarlı olmadığını belirtmiştir. Benzer bir durum, 6831 sayılı Orman Yasası’nın 2. maddesi yürürlükte iken, bu yasaya eklenen Ek 16. madde ile yaratılmıştır.

Söke 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce, 6831 sayılı Orman Yasası’na eklenen Ek 16. maddenin iptali için Anayasa Mahkemesi’nde açılan davada, yüksek mahkeme, “Anayasaya aykırılık bulunmadığına” karar verilmiştir (16.07.2020 tarihli ve E. 2018/104, K. 2020/39 sayılı karar). Böylece sürecin önü tamamen açılmıştır.

Anayasa Mahkemesi bu son kararıyla, yukarıdaki tüm kararlarını bir tarafa koyarak yeni bir içtihat oluşturmakta, Anayasa’nın 169. maddesinin son fıkrası ve dolayısıyla kamuoyunda 2B olarak bilinen ormanlardan orman sınırları dışına çıkarma konusunda farklı koşullar, ölçütler öngörerek, idarenin belirleyeceği tarihlere ve durumlara göre de orman dışına çıkarmada yetkili olabileceğinin önünü açmış bulunmaktadır. Bu karardan sonra, ormanlarda Anayasa ve Anayasa Mahkemesi’nin koruyuculuğunun kalmadığı, ormanların tahribinin giderek artacağı ve bunları önlemenin hukuksal dayanaklarının zayıfladığı söylenebilir.

2021 yılında Türkiye’de yaşanan büyük orman yangınları sırasında, daha önce yanan ormanların, 2634 sayılı Turizmi Teşvik Yasası ile 6831 sayılı Orman Yasası’nın 17. maddesine göre “Turizm ve Konaklama Tesisleri” için tahsis edildikleri ortaya çıkmıştır. Oysa Anayasa’nın 169. maddesinin 1. fıkrasının ikinci cümlesinde, “Yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir,” denilmektedir. Bu durumda, Anayasa’nın bu amir hükmü uyarınca, yanan ormanların başka amaçlarla tahsisi olanaksız olmasına karşın, idarece yapılan anayasaya aykırı işlemler de iptal edilmediği gibi, bu hukuka ve anayasaya aykırı faaliyetlerin sürmesine göz yumulması da ormanların giderek amaç dışı faaliyetlerle yok olacağı kaygılarını artırmaktadır.

Bilim ve Fen Bakımından Nitelik Kaybı?!

Öte yandan “bilim ve fen bakımından orman niteliğini tamamen kaybetmiş” nitelemesi, orman alanlarının orman sınırları dışına çıkarılmasının dayanağı olarak gerek Anayasada gerekse Orman Yasası’nda dile getirilmesine karşın, bilimsel ve teknik açıdan tanımlanmadığı gibi, ayrıca böylesi bir nitelemenin tercih edilmiş olması da, bazı bilim çevreleri, uzmanlar ve yargı organları tarafından eleştirilmektedir. Ormanlarda ağaç keserek ve bina yaparak bir ormanın niteliğini yitirmeyeceği ve suç oluşturan bu eylemlerle, olsa olsa “orman niteliğinin kaybettirilmesinden” söz edilebileceği belirtilmektedir.

Ormanlarda nitelik kaybının, yalnızca şu nedenlerle olabileceği belirtilmektedir (ATBAŞOĞLU Ferruh, Orman Kanununun 2/B Maddesinin Uygulanması ve Değerlendirilmesindeki Sorunlar Paneli, TMMOB Orman Mühendisleri Odası, Ankara Şubesi, Ankara, 2003):

Æ  Büyük bir deprem felaketi yüzünden orman alanlarının altüst olması ve bunun bir sonucu olarak, orman alanlarında bir daha ağaç ve bitki yetişmeyecek kaya veya benzeri örtünün ortaya çıkması,

Æ  Küresel ısınma gibi büyük bir felaket sonucu, orman alanlarının erozyona uğrayarak çölleşmesi,

Æ  Bir göktaşı düşmesi sonucu orman alanlarının tahrip olması ve bir daha ağaç ve bitki yetişmesi olanaklarının tümden kaybolması.

Ancak görülmektedir ki, anayasamızda ifadesini bulan, “bilim ve fen bakımından nitelik kaybı”, Orman Yasası ve mevzuatında, yalnızca “ormanı işgal edenlerin ağaçları ve bitki örtüsünü tahrip etmesi,” gibi orman tanımına aykırı biçimde ifade edilmektedir.

Özcesi ve açıkçası, bir alan, üzerindeki ormanlık alan yakıldığı veya yandığı, ağaçlar tahrip edildiği, kesildiği ve zarara uğratıldığı zaman orman niteliğini yitirmiş olmamaktadır. Bu alana kimse 1 yıl el sürmese, topraktan yeni ağaçların patladığı görülecektir zaten…

Bu gerçeklikten dolayı, Anayasanın 169. maddesinin 1. fıkrasında “Yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir” denilmektedir. Orman Yasası’nın 13. maddesinde “Nakledilen köyler halkına ait araziler, devlet ormanı olarak derhal ağaçlandırılır.”; 17. maddenin 2. fıkrasında, “Devlet ormanlarının herhangi bir suretle yanmasından veya açıklıklarından faydalanılarak işgal, açma veya herhangi şekilde olursa olsun kesme, sökme, budama veya boğma yollarıyla elde edilecek yerlerle buralarda yapılacak her türlü yapı ve tesisler, şahıslar adına tapuya tescil olunamaz. Buralara doğrudan doğruya orman idaresince el konulur. Yanan orman alanlarındaki her türlü emval Orman Genel Müdürlüğünce değerlendirilir.” denilmektedir.

“Kural” denecekse, vardır yani… Sorun, “uygulama”dır…

Cumhurbaşkanının Yetki Kullandığı Orman Alanları

Önce Bakanlar Kurulu’na verilen ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile Cumhurbaşkanı’na geçen Orman Yasası’nın Ek 16. maddesindeki yetkiden sonra, 31.12.1981 tarihinden önce “orman niteliğini yitiren” alanların orman rejimi dışına çıkarılması uygulaması neredeyse son bulmuştur. Artık orman rejimi dışına çıkarma konusunda eski prosedürler değil, Cumhurbaşkanı’nın kararları süreci yönetecektir.

Bu tür yetkilerin “istisnai” olması gerekirken, genel kurala dönüştürülmesi, yaşadığımız sürecin sonuçlarından birisidir.

Bu yasal düzenlemeyle, Anayasa’nın 169. ve 170. maddelerinde belirtilen ve orman sınırları dışına çıkarmanın miladı olarak görülmek istenen 31.12.1981 tarihi de tarihe karışmıştır.

Ek 16. maddeye dayanarak, 03.07.218-27.06.2024 tarihleri arasında, yani 6 yılda, bir tanesi parlamenter sistemin Cumhurbaşkanı, 26’sı Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin Cumhurbaşkanı olmak üzere sayın Cumhurbaşkanı 27 kararı imzalamıştır.

Cumhurbaşkanının bu kararlarıyla, 27 kentimizde, bazıları parsel numarası almamış 721 alanda, toplam 26755951,76 m2 (26,76 kilometrekare) alan, orman sınırları dışına çıkarılmıştır.

Dikkatinizi çekerim; 26,76 kilometrekare… 5x5 kilometrekarelik bir alan…

Kent

Parsel (Alan) Sayısı

Toplam Yüzölçümü (m2)

Kent

Parsel (Alan) Sayısı

Toplam Yüzölçümü (m2)

Kent

Parsel (Alan) Sayısı

Toplam Yüzölçümü (m2)

1

Adana

11

1097848,39

14

Düzce

1

5188,21

27

Muğla

8

588009,03

2

Adıyaman

1

?

15

Elazığ

1

1068,00

28

Osmaniye

4

891099,22

3

Amasya

10

28847,03

16

Eskişehir

2

946,25

29

Rize

3

2888,27

4

Ankara

14

181468,26

17

Hatay

4

291296,77

30

Sakarya

1

2240,13

5

Antalya

1

17535,77

18

İstanbul

398

478673,09

31

Siirt

1

419811,27

6

Artvin

38

779675,79

19

İzmir

16

4102821,26

32

Sinop

5

55275,67

7

Balıkesir

11

994250,77

20

Karabük

3

63108,65

33

Sivas

1

142516,12

8

Bilecik

1

16379,98

21

Kastamonu

12

953279,76

34

Tokat

3

15515,62

9

Bingöl

14

1562891,12

22

Kocaeli

34

892056,20

35

Trabzon

1

342,9

10

Bitlis

3

739694,28

23

Konya

1

6672,72

36

Yozgat

2

49168,74

11

Bolu

1

19788,92

24

Kütahya

19

1122664,48

37

Zonguldak

10

184262,6

12

Bursa

22

4716323,38

25

Manisa

36

4230449,27

13

Çorum

2

34145,68

26

Mersin

26

2067748,16

Toplam

721

26755951,76

Orman sınırları dışına çıkarılan parsellerin (bazıları parsel numarası almamış alanların) yüzölçümü dağılımları şöyledir:

1-10 m2

10-20 m2

20-50 m2

50-100 m2

100-300 m2

300-500 m2

500-1000 m2

1000-5000 m2

5000-10000 m2

10000-50000 m2

50000-100000 m2

100000-500000 m2

500000-1000000 m2

1000000+

Toplam Parsel (Alan) Sayısı

6

9

43

64

167

80

69

110

37

60

20

43

9

3

720

%61

 

 

 

 

 

 

 

 

1.000 m2’den büyük parsellerin oranlarını hesaplamaya gerek var mı?

6 yılda orman sınırları dışına çıkarılan alanların %61’i 1.000 m2’den küçükse, bunun adı, örtülü değil, açık bir “af”tır.

Kararlar incelendiğinde, 5,85, 8,10, 8,35, 9,14, 9,78, 9,89 m2 büyüklüğünde parsellerin Cumhurbaşkanı’nın kararlarıyla orman sınırları dışına çıkarıldığı görülmektedir.

Bu sayılara ve büyüklüklere bakınca, “Düşündürücü” demekle yetiniyorum.

Kentlerin sayılarına bakıldığında İstanbul değerleri dikkat çekiyor: 398 parselde, toplam 478673,09 m2 alan orman sınırları dışına çıkarılmış…

Ayrıntılı olarak incelendiğinde de Beykoz ilçesi baş köşeye oturuyor: 319 parselde, toplam 181533,33 m2 alan orman sınırları dışına çıkarılmış…

İlçe

Mahalle

Parsel (Alan) Sayısı

Yüzölçümü

(m2)

Beykoz

Bozhane

4

927,94

 

Cumhuriyet

11

13204,79

Çayağzı (Riva)

26

4089,26

Çengeldere

64

17890,24

Elmalı

50

20970,92

Gümüşsuyu

7

15021,62

Örnekköy

87

21066,24

Tokatköy

59

81638,68

Zerzevatçı

11

6723,64

Çekmeköy

Alemdağ

9

2163,69

 

Taşdelen

3

5251,22

Merkez

8

1399,12

Maltepe

Başıbüyük

3

32428,72

 

Büyükbakkalköy

1

13437,06

Sarıyer

Ayazağa

17

22476,30

 

Uskumruköy

7

3018,92

Kilyos

7

783,62

Demirciköy

4

2642,48

Sultanbeyli

Hasanpaşa

1

82281,32

 

Mecidiye

5

120775,16

Ümraniye

Cemil Meriç

3

5408,18

 

Ihlamurkuyu

14

5073,97

Toplam

 

398

478673,09

Sonuç mu?

Sonuçlar ortada değil mi?

Bilimsel ve teknik açıdan tanımı yapılmamış, “bilim ve fen bakımından orman niteliğini tamamen kaybetme” nitelemesi dayanak yapılarak, ormanlarımız küçültülüyor…

Yeni yağmaların, işgallerin, ormandan yer açmaların, yangınların önü açılıyor…

Yağma ve işgaller ödüllendiriliyor…

Evet, ödüllendiriliyor…

6292 sayılı 2B Yasası’nın 6. maddesinin 4. fıkrasına göre, “… Hak sahiplerine doğrudan satılacak olan taşınmazların satış bedeli; dört yüz metrekareye kadar olan kısmı için rayiç bedelin yüzde ellisi, fazlası için rayiç bedelin yüzde yetmişi üzerinden hesaplanır.” Ve 8. fıkrasına göre de, “Satış bedelinin tamamının peşin ödenmesi hâlinde yüzde yirmi, en az yarısının ödenmesi hâlinde yüzde on oranında indirim uygulanır.

Yani işgalciler cezalandırılıp, “Rayiç değerin 3 katını öderler,” denilecek yerde, yasal düzenlemeyle ciddi bir indirim (%45) yapılmaktadır. Bu nedenle “Ödüllendiriliyorlar,” diyorum.

En kötü olgulardan biri de, Anayasa’nın 169. ve 170. maddelerindeki 31.12.1981 tarihinin, Ek 16 Madde ile milat olmaktan çıkarılmasıdır. Salt bu nedenle bile Ek 16. maddenin iptal edilmesi gerekirken, Söke 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce, 6831 sayılı Orman Yasası’na eklenen Ek 16. maddenin iptali için Anayasa Mahkemesi’nde açılan davada, yüksek mahkemenin, “Anayasaya aykırılık bulunmadığına” karar vermesi, hüzün vericidir.

Bundan sonra, kimse orman işgallerinin önüne geçemez. Her gün yapılacak işgaller, özellikle seçim öncelerinde affedilerek, ormanlarımız küçülmeye devam edecektir.

Bunu söylemek için büyük analizler yapmaya veya kâhin olmaya gerek yok!

Günümüzde orman işgallerinin önü açıktır.

Ek 16. Madde ile aralanan kapı, orman varlığımızın geleceği üzerindeki en büyük tehdittir.

Bunun, böyle görülmesi ve değerlendirilmesi gerekir!

 

 

Ek

6831 sayılı “Orman Yasası’nda Cumhurbaşkanı’na Verilen Yetkiler

Madde 3- Bulundukları konuma, duruma, sahip oldukları özellik noktasından ülkenin ve halkın yararına, sağlığına, esenliğine yarayacak veya tarihi, benzersizliği veya turistik değeri bakımından korunması gereken gerek devletin ve gerek kişilerin özel mülkiyetinde veya hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerin orman rejimine alınmasına Cumhurbaşkanınca karar verilebilir.

Ne kadar olumlu bir yetki değil mi!..

Madde 13- B) Yerinde kalkındırılmaları mümkün görülmeyen veya su ve toprak rejimi bakımından bulundukları yerleşim yerlerinden kaldırılmaları zorunlu bulunan bu köyler halkının kısmen veya tamamen öncelikle bu Kanunun 2 nci madde birinci fıkra (A) bendinde belirtilen orman sınırları dışına çıkarılan yerlere, bu mümkün olmadığı takdirde diğer yerlere nakil ve yerleştirilmelerine, Cumhurbaşkanınca karar verilir.

Madde 17- … Tespit edilen bu alanlardan uygun görülenler Cumhurbaşkanı kararı ile yayla alanı olarak ilan edilir.

Madde 24- Muhafaza ormanı olarak ayrılması icabeden ve mülkiyeti Devletten başkasına ait bulunan ormanlarla alelümum muhafaza ormanlarının tamamlanması için bunlara eklenmesi lazım gelen sahipli yerler, Cumhurbaşkanı karariyle muhafaza ormanı olarak ayrılır.

Madde 28- Ormancılık tekniği ve kıymetlendirme icapları zaruri kılmadıkça Orman Umum Müdürlüğünce hiçbir nevi mamul ve yarı mamul yapılamıyacağı gibi orman dışında şehir ve kasabalarda fabrika, depo ve satış yerleri de tesis olunamaz. İcabında Orman Umum Müdürlüğünce fabrika tesis ve işletilmesi Cumhurbaşkanı kararına bağlıdır.

Madde 68- Yangın haberleşmesini en seri şekilde sağlamak üzere ormanlardaki yangın gözetleme kule ve kulübeleriyle bakım merkezi ve orman teşkilatının kuruluş merkezleri arasında orman idaresince gerektiği yerlerde telefon devreleri ve Cumhurbaşkanı karariyle ruhsat almak suretiyle telsiz alıcı ve verici istasyonları tesis olunur.

Madde 77- Orman teşkilatında her sınıf, derece ve vazifede çalışan memurlardan, Çevre ve Orman Bakanlığınca ve Orman Genel Müdürlüğünce lüzum görülecek olanlar, Cumhurbaşkanınca seçilecek silahla teçhiz olunurlar.

Tüm bu, çoğu olumlu olarak görülebilecek yetkilerden sonra, Yasa’ya 19.04.2018 tarihli ve 7139 sayılı Yasa’yla eklenen bir madde işin rengini değiştirmektedir.

Ek Madde 16- Orman ve Su İşleri Bakanlığınca, bilim ve fen bakımından orman olarak muhafazasında hiçbir yarar görülmeyen ve tarım alanına dönüştürülmesi de mümkün olmayan yerler ile bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte üzerinde yerleşim yeri bulunan ya da yerleşim yeri oluşturulması uygun olan taşlık, kayalık, verimsiz ve fiilen orman vasfı taşımayan alanlardan, sınırları Cumhurbaşkanınca belirlenen alanlar, Cumhurbaşkanınca belirlenecek usul ve esaslara göre Orman Genel Müdürlüğünce orman sınırları dışına çıkartılarak tapuda Hazine adına tescil edilir.

Yani şimdi bu oldu mu?

Öte yandan kamuoyunda “2B Yasası” olarak bilinen “6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Yasa” ile de Cumhurbaşkanı’na birçok yetki verilmiştir:

Madde 4- (1) Devlet ormanları içinde veya bitişiğinde bulunan ve yerinde kalkındırılmaları mümkün görülmeyen köyler halkının başvurusu üzerine veya bulundukları yerlerden orman rejimi bakımından kaldırılmaları zorunlu bulunan köyler halkının resen 2/A alanlarına, bu mümkün olmadığı takdirde diğer yerlere kısmen veya tamamen nakline ve yerleştirilmelerine Cumhurbaşkanınca karar verilir.

“(2) Orman olarak muhafazasında bilim ve fen bakımından hiçbir yarar görülmeyen, aksine tarım alanına dönüştürülmesinde yarar olduğu tespit edilen yerlerden, sınırları Cumhurbaşkanınca belirlenen alanlar; baraj veya gölet rezervuar alanları ile içme suyu maksatlı barajların mutlak koruma alanlarında, askeri yasak bölgelerde, deprem veya erozyon ya da heyelan tehlikesi bulunan alanlarda kalmaları sebebiyle bulundukları yerleşim yerlerinden kaldırılmaları zorunlu bulunan Devlet ormanları içinde veya bitişiğinde bulunan köy ve mahalle halkının iskânlarının temini için, Cumhurbaşkanınca belirlenecek usul ve esaslara göre Orman Genel Müdürlüğünce orman sınırları dışına çıkartılarak tapuda Hazine adına tescil edilir.

Hak Sahibi, Başvuru ve Doğrudan Satış, Madde 6- (16) Bu maddenin üçüncü ve altıncı fıkralarında belirtilen süreleri iki katına kadar artırmaya Cumhurbaşkanı yetkilidir.

“(2) Bu Kanunun uygulamasından elde edilen gelirlerin yüzde üçünü geçmemek üzere Cumhurbaşkanınca belirlenecek miktar, genel bütçe gelir ve gider hesaplarıyla ilişkilendirilmeksizin tahsilini takip eden ay sonuna kadar yatırım amacıyla kullanılmak üzere Vakıflar Genel Müdürlüğü muhasebe birimi hesabına ödenir. Kalan tutarın yüzde doksanını geçmemek üzere Cumhurbaşkanı kararıyla belirlenen orana karşılık gelen bölümü, ilgili yıl genel bütçesinin (B) işaretli cetvelinde özel gelir, kalanı ise gelir olarak öngörülür ve gelir gerçekleşmesine bağlı olarak özel gelir veya gelir kaydedilir.

Geçici Madde 4- (6) Bu maddede belirtilen süreleri iki katına kadar artırmaya Cumhurbaşkanı yetkilidir.

Geçici Madde 6- (1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen, orman olarak muhafazasında bilim ve fen bakımından hiçbir yarar görülmeyen, aksine tarım alanına dönüştürülmesinde yarar olduğu tespit edilen yerlerden, sınırları Cumhurbaşkanınca belirlenen alanlar; İstanbul ili, Şile ilçesinde Darlık ve Ömerli Barajlarının yapımından etkilenen Darlık ve Esenceli Mahallelerinin yeni yerleşim yerlerinin belirlenmesi için Orman Genel Müdürlüğünce orman sınırları dışına çıkarılarak tapuda Hazine adına resen tescil edilir.

“(2) Yeni yerleşim yerindeki hak sahipliği, borçlandırma ve takyide ilişkin usul ve esaslar Cumhurbaşkanınca belirlenir.

 

 

 

Yayınlanma Tarihi: 05.08.2024