TAKVİM YAPRAKLARI
Eskiden gün gün
tüketirdik zamanı… Yılları gün gün tüketirdik… Takvim yapraklarının azalması
yılı tükettiğimizi gösterirdi… Gün sayardık yani…
Her gün sabah, takvim yaprağını kopardığımızda, hem yılın bir gün daha tükendiğini öğrenir, arkasını okuduğumuzda güler, eğlenir, düşünür; hem de yılın sonunun geldiğine kendimizi alıştırırdık…
31 Aralık akşamı, bu kadar abartılı biçimde yaşanmaz, geçer giderdi… O akşama büyük beklentiler yüklenmezdi…
Televizyonla birlikte abartılar başladı… Yeni yıla girişlerin şamataları büyüdü…
Eğlence kültürü yılbaşı akşamlarını tutsak aldı…
Tombala oyunu avamlaştı… Tombala oynarken yaşanan coşkular, heyecanlar; çinkoların mutlulukları sıradanlaştı… Yok oldu…
Tombalaya geçmeden önce yenen akşam yemekleri belki bir muhasebe, geçmişin gözden geçirilmesi, sorgulama fırsatı idi aynı zamanda… 364 günün, daha öncelerinin yatırıldığı masaydı…
Masadakiler daha fazla birbirlerinin farkında olurlardı… Gözler birbirine bakardı, ekrana değil…
Şimdilerde her şey televizyonlardaki eğlence programlarına endekslendi…
Bir ara yılbaşı denilince, saat 00.00’da çıkacak dansözden başka şey düşünülmez olmuştu…
Son 20 yılda yılbaşı akşamının coşkusu (neyin coşkusu ise?) bağlamında belki de tek yapılan, yeni yıla yaklaşırkenki geri sayımlar… 10, 9, 8, …
İlk heyecanlar, bağrışmalar, öpüşmeler (neyin öpüşmesiyse?), konan müzikle göbek atmalar…
Sonra?
Saatler, 00.00.01’i gösterdiğinde yeni yılın tüketilmeye başlanması…
İşin kötüsü, o saatlerde televizyon ekranlarında başlayan tüketme, o saat ve sonrasında bilgisayarlarda, cep telefonlarında her bakışta tüketmeye dönüştü…
Saniye saniye… Salise salise…
Takvim yaprakları da yok artık…
*****
Bir yılın daha sonuna yaklaşıyoruz…
Yıllar, tüketmediğimiz yıllar olsun…
Yıllar, yaşadığımız, sığamadığımız yıllar olsun…
Yıllar, tükendiğine lanet ettiğimiz yıllar olsun…
İyi yıllar… Mutluluklar ve esenlikler...
Yayın Tarihi: Aralık 2012